Saklanmaya çalışılan Tarihi gerçekler.
Pomakların hayatında göçün özel bir yeri vardır. Yurtlarını bırakmak zorunda kalan insanlarımızın göçlere başlamasının acı hikâyesidir.
ilk göç akınları Osmanlı Devletine komşu olan devletlerin fütuhat emellerinden doğan savaşlarla başlamıştır (Cevat Eren, 1969).
Ortaya çıkan içe dönük büyük göçleri bazı araştırmacılar başlıca şu dönemlere ayırmaktadırlar:
1. İlk dönem göçleri - 1877/1878 Osmanlı-Rus Savaşı öncesi yapılan göçler, 2. 1877/78 Osmanlı-Rus Savaşının sebep olduğu göçler, 3. 1912/13 Balkan Savaşlarını izleyen göçler,
Osmanlı-Rus savaşlarında da Osmanlı Devletinin giderek başarısız olması, yüz binlerce insanın felaketine, yer değiştirmesine sebep olmuştur. 1774 Küçük Kaynarca Antlaşmasından sonra da Rusların ele geçirdiği bölgelerden, Toplu halde göçe zorlanan ilk Pomaklar olmuştur. Onların başına gelen, yalnız çektikleri açısından değil, ama Pomaklar olayı daha sonraki Rus yayılmasında da bir model oluşturduğu için, çok öğretici bir nitelik gösterir (Justin McCarthy, İstanbul, 1998).
Osmanlı Devletinin Balkanlar'da en büyük yenilgi 1877-78 yıllarında meydana gelen Osmanlı-Rus Savaşı neticesindedir. Rumi 1293 yılında olması nedeniyle tarihimize Doksanüç Harbi olarak geçen bu savaş büyük çapta bir etnik azınlık Pomak kıyımına, dehşet verici paniğe sebep olmuş, işgal altına giren bölgelerin halkı da göç yollarına revan olmuştur. Ruslar, Kırım Savaşında uyguladıkları en acımasız yöntemleri bu savaşta da uygulamışlardır. Katliamlarla birlikte Pomaklar evlerinden barklarından koparılarak göçe zorlanmışlardır. Sivil halkın malının mülkünün talan edilmesini, yakılıp yıkılmasını, savaş tekniğinin bir aracı olarak kullanmışlardır. Amaçları, Bulgaristanda Pomakların geri dönmekle bulabilicekleri hiçbir şeylerinin kalmamasını sağlamak olmuştur. Doksanüç Harbi Rumeliyi yerinden oynatmış, Rumeli de günümüze kadar devam etmekte olan ürpertici faciasının başlangıcı olmuştur. Moskof Muharebesi Rumeli'yi bozguna uğratmış ve halk bunu Büyük Bozgun olarak adlandırmıştır. Bu savaşta gelişen olaylar, sözlü halk edebiyatına özel bir motif konusu olmuştur.
RUS ASKERi BiRLiKLERi
Kazak, Tatar, Karacay, Azer Türk boyları , Rus ordusu bünyesinde de yer
almışlardır. Bunlar, Don, Kuban Kafkas, Terek Kafkas, Astrahan, Ural, Orenburk,
Semiriatehensk, Batı Sibirya, Trans-Baykal ve Amur Balkanlarda Pomak,Çingene Ulah
ve diger Halkları katlederek
temizlemekle görevlendirildiler. 1877-1878
Osmanlı-Rus Savaşı’ndan önce barış zamanı 53.621 kişi, savaş zamanında ise
152.514 kişiydi. Rusya ordusunda Kazaklardan başka, Kırım Tatarları, Başkırt
Tatarları,Dağıstan, Çeçen ve Gürcistan’da bulunan
yerli kavimlerle birlikte Türkmenistan dan temin edilen kuvvetler de
bulunmaktadır. Rus ordu teşkilatı içerisinde çok önemli bir yere sahip olan,
Kafkasya’da görevli birliklere Kafkas Ordusu denilmiştir. Kafkas Ordusu gerek
Kafkasların ve gerekse Rodoplar bölgesinin işgali için kullanılmıştır. Rusya’da
yukarıda bahsettiğimiz yerel askerî idareler aynı zamanda bulundukları
merkezlerin idarî yönetimini de üstlenmişlerdir. önce Hersek’te
Müslüman Boşnak ve Siptar Müslüman Arnavutları yok etmeye çalışmış (1875), ardından Bulgarlar arasında (1876)
patlak veren isyan hareketlerini desteklemis, Ajanlarla çeşitli bölgelerde Bulgar Komiteler olusturup Rodoplarda büyük katliamlar gerçekleştirmişlerdir.
Kazaklarıdır. Rodoplarda
Müslüman Pomak,
Bölgeye müdahalelerini artıran Rusya, Rus General Çerniaev
komutasındaki Sırbistan-Karadağ ordusunun Osmanlı’ya yenilmesini takiben
(1876), Türkmen Kazak ordusunun bir bölümünü seferber ederek savaşa
girebileceğini belli etmiştir. Kont İgnat’ev’in çalışmalarıyla Avrupalı
devletleri de tarafsızlık konusunda ikna eden Rusya, Romanya ile Rus
birliklerinin geçişine müsaade eden bir anlaşma imzaladıktan sonra, 24 Nisan
1877’de Osmanlı’ya savaş ilan ettiğini duyurdu.
Rusya Devleti, ordusu bünyesinde ıslahatların devam ettiği bir aşamada savaşa girmiştir. Esas itibariyle Savaş Bakanı D. A. Miliutin başında bulunduğu ordunun genel bir savaşa hazır olmadığını ve savaş çıkarılmaması gerektiğini Dışişleri Bakanı Gorchakov’a daha 1875 yılında bildirmiştir. Savaşın çıkacağının anlaşıldığı 1876 yılından itibaren ise savaş hazırlıklarına hız verilmiştir. Talep üzerine Askeri Eğitim Komitesi Başkanı N. N. Obruchev, Çar’a ve Miliutin’e Nisan 1877 yılına kadar Rusya’nın uygulaması gereken savaş stratejileri üzerine fikirlerini bildiren raporlar sunmuştur. Ona göre Rusya, Avrupa karşısında Kırım harbinde kaybettiği prestijini geri kazanmak için savaşa girmelidir. Geri adım atmak Rusya’nın zayıflığını ortaya çıkarabilir. Böyle bir durum, fırsat kollayan Avrupalı devletlerin Rusya’ya karşı yeni bir koalisyon içerisine girmelerine neden olabilir.
Obruchev, savaşın tek bir seferde bitirilmesi gerektiğini, Rusya’nın ikinci bir seferi destekleyecek kaynaklara sahip olmadığını belirtmiştir. Savaş, Osmanlıya Rusya tarafından verilen bir ültimatomu geri çevirmeleri üzerine ve mümkünse Tuna Nehri’nin taşma döneminin bittiği Nisan ayı sonrasında başlamalıdır. Savaş, Osmanlı için sürpriz bir nitelikte olmalıdır. Seferde Rus ordularının tek hedefi İstanbul’a ulaşmak olmalıdır. Balkanlara dağılmış olan Osmanlı kaleleri es geçilirken, Romanya ile iletişimi sağlayacak demiryolunun güvenliği açısından Rusçuk ve Şumlu ele geçirilmelidir. Tuna’yı geçişten itibaren 4-5 haftada İstanbul’a ulaşılmalıdır. Kafkaslarda ise mümkün olduğu kadar az sayıda asker kullanılmalıdır. Savaş boyunca Rus orduları başkumandanı olan Grandük Nikolay Nikolaiev, Obruchev’in bu savaş planına sadık kalmaya çalışmıştır. Balkan cephesinde, Güney Ordusu adı verilen, seçkin 8., 7., 6. ve 5. Kolordulardan oluşan birlikler Grandük Nikolay komutasında 27 Haziran 1877’de Tuna’yı geçti. Rusların İstanbul’a ulaşmakla görevlendirdiği
Rusya Devleti, ordusu bünyesinde ıslahatların devam ettiği bir aşamada savaşa girmiştir. Esas itibariyle Savaş Bakanı D. A. Miliutin başında bulunduğu ordunun genel bir savaşa hazır olmadığını ve savaş çıkarılmaması gerektiğini Dışişleri Bakanı Gorchakov’a daha 1875 yılında bildirmiştir. Savaşın çıkacağının anlaşıldığı 1876 yılından itibaren ise savaş hazırlıklarına hız verilmiştir. Talep üzerine Askeri Eğitim Komitesi Başkanı N. N. Obruchev, Çar’a ve Miliutin’e Nisan 1877 yılına kadar Rusya’nın uygulaması gereken savaş stratejileri üzerine fikirlerini bildiren raporlar sunmuştur. Ona göre Rusya, Avrupa karşısında Kırım harbinde kaybettiği prestijini geri kazanmak için savaşa girmelidir. Geri adım atmak Rusya’nın zayıflığını ortaya çıkarabilir. Böyle bir durum, fırsat kollayan Avrupalı devletlerin Rusya’ya karşı yeni bir koalisyon içerisine girmelerine neden olabilir.
Obruchev, savaşın tek bir seferde bitirilmesi gerektiğini, Rusya’nın ikinci bir seferi destekleyecek kaynaklara sahip olmadığını belirtmiştir. Savaş, Osmanlıya Rusya tarafından verilen bir ültimatomu geri çevirmeleri üzerine ve mümkünse Tuna Nehri’nin taşma döneminin bittiği Nisan ayı sonrasında başlamalıdır. Savaş, Osmanlı için sürpriz bir nitelikte olmalıdır. Seferde Rus ordularının tek hedefi İstanbul’a ulaşmak olmalıdır. Balkanlara dağılmış olan Osmanlı kaleleri es geçilirken, Romanya ile iletişimi sağlayacak demiryolunun güvenliği açısından Rusçuk ve Şumlu ele geçirilmelidir. Tuna’yı geçişten itibaren 4-5 haftada İstanbul’a ulaşılmalıdır. Kafkaslarda ise mümkün olduğu kadar az sayıda asker kullanılmalıdır. Savaş boyunca Rus orduları başkumandanı olan Grandük Nikolay Nikolaiev, Obruchev’in bu savaş planına sadık kalmaya çalışmıştır. Balkan cephesinde, Güney Ordusu adı verilen, seçkin 8., 7., 6. ve 5. Kolordulardan oluşan birlikler Grandük Nikolay komutasında 27 Haziran 1877’de Tuna’yı geçti. Rusların İstanbul’a ulaşmakla görevlendirdiği
Ve Balkanlarda Pomak Ordusu ile savaşan
Güney Ordusu’nun mevcudu aşağıda tabloda gösterildiği gibidir.
1877-1878 Savaşı’nda Balkanlar’da Rus Ordusu (Güney
Ordusu) Mevcudu
Güney Ordusu Birlikleri............ Tabur--Piyade Topu--Süvari
Bir.--Süvari Topcu
4. Kolordu Korgeneral Prens Shakofskoy 11. ve 32.
Piyade Fırkaları 11. Süvari Fırkası
7. Kolordu Korgeneral Vannofsky 12. ve 33.
Piyade Fırkaları 12. Süvari Fırkası
8. Kolordu Korgeneral
Radetzky 9. ve 14. Piyade Fırkası 8. Süvari Fırkası
Birleşik Türk, Türkmen Kazak , Tatar Fırkası Korgeneral
Skobelev
Tüfekli Piyade Livası Tuğgeneral Dobrovolsky
Generaller Rion Kıtası General Oklobjio , Akhaltsyk Kıtası General Devel, Alexandrapol
(Gümrü) Kıtası General Loris Melikov, Erivan Kıtası General Tergukassov
Rodoplarda Pomaklara Ilk saldırı 55.000 piyade askeri ve
15.220 süvari askeri ile sefere başlamışlardır. Ağustos ve Eylül 1877 sürecinde
Grandük Mihail ile birlikte bazı takviye kuvvetler de sefere katılmışlardır.
Böylelikle Grandük Mihail, 66 tabur piyade, 192 piyade topu, 62 süvari birliği
ve 36 süvari topu
Türk, Kazak, Tatar
ordusunun büyük bölümü tecrübeli olarak görülen 20-25 yıllık askerlerden
oluşmuştur. Toplumun en alt tabakasından geldiği halde askerliği bir ceza
olarak gören Rus askerinin psikolojik motivasyonunun bozuk olduğu ortadadır.
Ordu içerisinde genç subaylar henüz sorumluluk alacak
durumda ve donanımda değillerdi. Tecrübeli, yaşlı komutanlar ise yeni gelişen savaş
tekniklerine ayak uyduramamışlardı. Rus savaş stratejisi içerisinde mümkün
olduğunca kalabalık şekilde düşmanla göğüs göğse çarpışmak ve asker kaybına
bakılmaksızın sonuca gitmek esastı. Meydan savaşlarında olduğu gibi,
yapılmaktaydı. Pomak direniş
Kuvvetleri Zayıf noktayı bulmuş,
Meydan savaşına girmeden Dağlarda Gerilla taktiği uygulamışlardı. Geçmiş savaşlarda asker sayısı bakımından
düşmanlarına üstünlük sağlayan Rusların en önemli taktiği buydu Fakat Pomak direniş kuvvetlirine karşı bu taktik geçersiz kalmıştı.
Pomak direniş
ordusu Peabody-Martini,Schenider ve Winchester tüfeklerini, Rus piyadesi ise
Berdan 272, Krenk ve Karle tüfeklerini kullanmışlardır. Peabody-Martini
tüfekleri Rus piyade tüfeklerine göre hem daha uzun menzilli ve hem de kalibresi
yüksek, daha etkili ateş edebilen tüfeklerdi. Balkanlar’da bulunan Güney
Ordusu’nda büyük ekseriyetle kullanılan Krenk tüfekleri 180 metre etkili, 540 metre azami atış
menziline sahiptir. Rodop cephesinde
kullanılan Berdan 2 tüfekleri ise 180 metre etkili menzillerine mukabil 1.300 metre azami
menzile sahip tüfeklerdir.
direniş ordusu askeri Rus birliklerinin siperlere karşı toplu hücum yapmalarına izin vermemiş ve hücumları tecrübeli keskin nisancıları ile başarıyla geri püskürtmüştür. Konuyla ilgili karşılaşılan başka bir sorun da, Rus ordusundaki üç farklı tüfeğin de farklı çapta mermi kullanmasıdır. Bunların yanında Rus topçusu da sayıca üstün bir durumda olsa bile kullandığı topların bronz olmasından dolayı etkinlik sağlayamamıştır. Pomak direniş ordusunun elinde bulunan 4 Pdr 80 mm’lik çelik Krupp topları3.891
metre menzile sahipken, Rus 9 Pdr bronz toplar 3.150
metrelik atış menziline sahipti.
Bronz metalinin ısınma sorunundan dolayı bir top 24 saatte ancak 120 atış yapabilmekteydi. Üstelik top ısındıkça merminin namluya verdiği hasar artmakta ve isabet oranı düşmekteydi. Çelik toplar ise aynı sürede 3 katı fazla atışı üstelik isabet oranı değişmeden yapabilmekteydi.
Buna karşın Peabody-Martini’ler 550 metreden etkili atış yapabilirken, azami
menzilleri 1.640 metredir. Böylelikle mukavemetli siperleri ve etkin silah
gücüyle Pomak direniş ordusu askeri Rus birliklerinin siperlere karşı toplu hücum yapmalarına izin vermemiş ve hücumları tecrübeli keskin nisancıları ile başarıyla geri püskürtmüştür. Konuyla ilgili karşılaşılan başka bir sorun da, Rus ordusundaki üç farklı tüfeğin de farklı çapta mermi kullanmasıdır. Bunların yanında Rus topçusu da sayıca üstün bir durumda olsa bile kullandığı topların bronz olmasından dolayı etkinlik sağlayamamıştır. Pomak direniş ordusunun elinde bulunan 4 Pdr 80 mm’lik çelik Krupp topları
Bronz metalinin ısınma sorunundan dolayı bir top 24 saatte ancak 120 atış yapabilmekteydi. Üstelik top ısındıkça merminin namluya verdiği hasar artmakta ve isabet oranı düşmekteydi. Çelik toplar ise aynı sürede 3 katı fazla atışı üstelik isabet oranı değişmeden yapabilmekteydi.
93 Harbinde Rus askeri daha önceki seferlere göre daha
arzulu ve istekli görünsede bunun ezilen kardeşlerini Köleci, Yobaz Osmanlının
elinden kurtarma propagandasının bir ürünü olduğu
unutulmamalıdır.
I. Rusya Ordusu Bünyesinde Kazaklar. Rusya İmparatorluğu’nda Çar’ın büyük oğlu Çariçeviç olarak adlandırılır ve bütün Kazakların başı sayılırdı. Bununla birlikte her Kazak kavmi kendilerine ait ve
Nakazny Ataman denilen idarecilere sahipti. Savaş zamanı savaş bakanının isteği ve Çar’ın
emriyle Atamanlar kendilerine bildirilen sayıda askerleriyle savaşa
katılırlardı. Rus Devleti Kazak kavimlerinden vergi almadığıiçin onların askerlik giderlerini de karşılamazdı. Dolayısıyla Osmanlıdaki timar sisteminde olduğu gibi Kazak kavimleri askerlerini kendileri donatırlardı. Kazak birlikleri içerisinde süvari birliklerine Sotnia ismi verilirken
piyadeler Plastounes olarak adlandırılırdı. Sotnialar’da askerler mızrak ve boyunlarına astıkları Schaska kılıçlarını taşırlardı. Piyade askerleri ise 1879 yılından itibaren kasaturasız Berdan tüfeği ile donatılmışlardı
Kazaklar, Rusya genelinde 10 coğrafi bölgeye dağılmışlar ve Rus ordusu bünyesinde de bu şekilde yer almışlardır. Bunlar.
Don kazaklari - ( Kafkas boyu ) / Kubanlar - ( Kafkas boyu ) / Terekeme -( Kafkas boyu ) / Astrahan - ( Kafkas boyu ) / Ural - Türk boyu Orenburk - ( Kafkas boyu ) / Semiriatehensk - Tatar boyu / Batı Sibirya - ( Yakut boyu ) / Pamir -Baykal - ( Türk boyu ) / Amur Kazakları dır.
Miliutin dönemi reformlarına dahil olmak üzere, 11 Mayıs 1875’te çıkarılan talimatnameye göre; din adamı, doktor ve öğretmen gibi kamu görevlileri ile fiziksel açıdan bir sorunu olanlar hariç, 19 yaşına giren bütün
Kazaklar askerlik göreviyle mükellef hale gelmişlerdir Rus orduları bünyesinde bulunan Don Kazakları dahil bütün Kazakların mevcudu 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan önce barış zamanı 53.621 kişi, savaş zamanında ise 152.514 kişiydi.
.
Rusya ordusunda Kazaklardan başka.
Kırım Tatarları , Başkurt Tatarları, Dağıstan Kumuklar ve avarlar, Azeriler, Karacay, karayagiz Türk Boylari Gürcistan’da bulunan yerli kavimlerle birlikte Türkistan’ın Rusya tarafından işgalinden sonra buralardan temin edilen Türkistan Türkmeleri kuvvetleri de bulunmaktadır.? Kazak birlikleri ordu teşkilatında Düzensiz Birlikler sınıfında bulunurken,
Don Kazakları Düzenli Birlikler içerisinde yer almışlardır.
Yaralanilan Kaynak= file:///C:/Users/pc/Downloads/1877-1878_Osmanli-Rus_Savasi_Surecinde_Rusya_Ordusu_(Tarih_Dergisi)-libre%20(3).pdf
1877'de Pomaklara ilk saldırılar
Bulgar köylülerinin ve asilerinin de yardımıyla, Pomakları kıyımdan geçiren ve kaçmaya zorlayan dehşete düşürücü birlikler, Kazak , Tatar , Kırgız , Azeri , Karacay , Başkurd , Türkmen askeri birlikleriydi Bu askeri birlikler Öncü kıyımcı , katliam birlikleriydi. Bu birliklerin tek görevi sivil masum halka aci cektirmek ve katliam yapmaktı. Balkan Savaşında ise ön saldırıları yapma işlevini, uzun süreden beri Osmanlı Makedonya'sında çatışmalara girişmiş bulunan milliyetçi çeteler olan komitacılar üstlendi. Bunlar çoğu kez, davasına hizmet ettikleri devletten destek gördüler (Justin McCarthy, 1998).
Plevne'nin düşman eline geçmesi, Şipka Balkanında (Dağında) da Süleyman Paşa'nın yenilgisiyle halk büyük kafileler hâlinde göç etmeye başlar. Çok uzaklara varmadan, geceyi geçirmek için dağlarda, ormanlarda konaklamış muhacir Pomak kafilelerinin birçoğu, Kazak , Kırgız ,Türkmen ve tatarlardan olusan Rus topçu birlikleri tarafından topçu ateşine tutulur...
Moskof Muharebesi, Filibe bölgesi pomaklara unutulmaz yaralar açmıştır. Bu bölgenin birkaç Bulgar köyünde 1876 tarihinde Bulgar İsyanı olarak tarihe geçen başkaldırmalar patlak verdiği için bu savaş bir fırsat bilnerek masum pomaktan vahşice intikam alınmıştır. Sınırlı çapta kalan ve Bulgar halkı tarafından desteklenmeyen bu İsyan, Rusların yaygaraları sayesinde Avrupa'ya ve dünyaya Bulgar katliamı olarak yayılır. Oysa tüm olaylar bir Pomak katliamı olarak da gelişmiştir. Pomak köyleri yakılmış, pomaklar r kıyıma uğratılmıştır. Perutsa (Peruştitsa), Bratsig (Bratsigovo) ve Batak Bulgar köylerinde ortaya çıkan olayların cezasını çeken Filibe ve Tatar Pazarcık bölgesinde Pomaklar olmuştur. Filibe'de Rus Viskonsülü görevinde bulunan, bu bölge doğumlu Bulgar Nayden Gerov hazırlamakta olduğu "Bulgarcanın Sözlüğü" adlı eserine Bulgar ağızlarından malzeme toplama bahanesiyle Bulgar köylerini sık sık dolaşarak Bulgar Halkını ayaklanmaya teşvik etmiştir. Ayaklanma günlerinde Batak'ta ölen Bulgarların sayısını aslından daha çok göstermek için etraf köylerden taze Bulgar ve Pomak mezarlarından cesetleri çıkartarak Batak'ta köy meydanına taşımış ve Avrupa Komisyonunu davet edip bu köye götürmüştür. Tüm bu olaylar Filibe bölgesinde pomaklar i tarafından ayrıntılarla günümüzde de anlatılmakta ve türküler söylenmektedir:
İsyanın elebaşılarından biri olan Zahari Stoyanov (Zahari Stoyanov, 1983) Doksanüç Harbinden birkaç yıl sonra yayımladığı "Bulgar İsyanları Üzerine Notlar" adlı eserinde isyan hakkında gerçekleri açıklamış ve sadece Pomak köylerini değil, Bulgar köylerini de kendileri yaktıklarını, birçok masum insani kendileri nasıl vahşice öldürdüklerini itiraf etmiştir (Yenisoy H. Süleymanoğlu, 2003).
1912/13 Balkan Savaşlarını İzleyen Göçler.
Pomakların üzerindeki etkisi bakımından Balkan Savaşları Doksanüç Harbinde görülenlere çok benzer etkiler yaratmıştır. Her iki savaşta da öldürme, ırza geçme ve soygunlar Pomakları , Türkleri diğer Müslümanları evlerinden barklarından söküp atmış, Osmanlı İmperatorluğunun elinde kalabilmiş topraklara sürmüştür.
Öte yandan, Doksanüç Harbi ile 1912/13 Balkan Savaşları arasında farklar da vardı. Doksanüç Harbi sadece Rusya'nın güdümünde yapılmıştı. İnsanları göç etemeye zorlayacak etkili planı yürürlüğe koymuşlardı. Balkan Savaşlarında ise savaşan birkaç devlet vardı. Zafer kazanan her biri de zaptettiği topraklarda Pomakların varlığının son bulunmasını istemekteydi. Ne var ki bu amaçlarına ulaşabilecek kadar iyi bir örgütleniş içinde bulunmadıkları gibi, amaçları uğuruna birleşerek ortak davranış sergiliyorlar da değillerdi. Savaşlara katılan her Balkan ülkesi Pomakları kendisinin zaptettiği ülkeden ötekinin ülkesine sürüyor, hatta oraya sürülenin oradan geriye sürüldüğü de oluyordu. Bunun Pomaklar üzerindeki etkisi nasıl nitelenirse nitelensin, şurası kesindir ki Doksanüç Harbinden daha kötü oldu. İçlerinde kendini gösteren ölüm telefatı, 1878'de görüldüğünden daha yüksekti.
1877'de ilk saldırıları, Bulgar köylülerinin ve asilerinin de yardımıyla, Pomakları kıyımdan geçiren ve kaçmaya zorlayan dehşete düşürücü birlikler, Kazak , Tatar , Kırgız birlikleriydi. Balkan Savaşında ise ön saldırıları yapma işlevini, uzun süreden beri Osmanlı Makedonya'sında çatışmalara girişmiş bulunan milliyetçi çeteler olan komitacılar üstlendi. Bunlar çoğu kez, davasına hizmet ettikleri devletten destek gördüler (Justin McCarthy, 1998).
Önceki tarihi devirlerde ortaya çıkan haydutluk, çetecilik ve daha sonraları komitacılık harekâtları, yeni tarihi koşullarda da yeni adlar ve yeni biçimleriyle Pomaklara, yönelik ırza geçme, yol kesme, öldürme gibi eylemler devam etmiştir. Belirli dönemlerde ve özellikle Balkan Savaşlarını izleyen yıllarda geniş boyutlara ulaşan böyle olaylar türlü varyantlarıyla destan, efsane, menkıbe, ağıt gibi pomak folklor türlerinde ifadesini bulmuştur.
Pomakların tarihine bir göç tarihi dememiz uygun olacaktır. Bu yüzden olmalıdır ki göçmenlik, Bulgaristan da sözlü halk edebiyatında özel bir motif olarak gelişmiştir. Tarihi ve toplumsal gerçeklerin bir ifadesi olan bu büyük insanlık dramına mâniler, türkü ve destanlar, efsane ve menkıbeler hasrederek Bulgaristan insani , gönlünü avutmuş, karanlık günlerinde kendine teselli bulmuştur.
Hayriye Memoğlu-Süleymanoğlu'nun arşivinden.
Göç, Katilamlar , acılar , sürgün , asimilasyon Pomakların tarihi bir kaderidir, diyoruz. bu bir kadermi gerçekten de kaçınılmaz bir alınyazısı mıdır?!... Yada ?
KAYNAKÇA
Eren, Cevat. Türkiye'de Göç ve Göçmen Meseleleri, İstanbul, 1966, sf. 297.
Horata, Osman, Mehmet Ali Ekrem, Hilmiye Ekrem, Arzu Sema Baydar, Nevzat Özkan, Mariya Durbaylo Angelova. Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi, 12. Romanya ve Gagevuz Türk Edebiyatı, T. C. Kültür Bakanlığı Yayını, Ankara, 2001.
İsen, Mustafa, Suat Engüllü. Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi, 7. Makedonya, Yugoslavya (Kosova) Türk Edebiyatı, T. C. Kültür Bakanlığı Yayını, Ankara, 1997.
Kúnos, İgnács. Türk Halk Edebiyakı. Yayına hazırlayan: T. Gülensoy, Akçağ Yayını, Ankara, 2001.
Mançev, Krıstö. Natsionalno maltsinstveniyat vıpros v bılgarsko-turskite otnşeniya. Turtsiya, Balkanite, Evropa (Bulgaristan-Türkiye İlişkilerinde Milli Azınlık Sorunu), Sofiya, 2003, sf. 100-134.
McCarthy, Justin. Ölüm ve Sürgün. İnkılâp Yayınevi, 3. Baskı, İstanbul, 1998, sf. 14-15, sf. 149.
Memoğlu, Mustafa. Kriçim Türkleri. Tarih ve Kültür. (Baskıdadır).
Mollov, Riza. Bulgaristan Türklerinin Halk Şiiri, Narodna Prosveta Yayınevi, Sofya, 1958, sf. 143-144.
Sofuoğlu, Adnan. Osmanlı Devletinde Ortaya Çıkan Göç Problemleri ve Türk Göçlerinin Bir Safhası. Türk Kültürü, 383, 1995, sf. 168.
Stoyanov, Zahari. Zapiski po bılgarskite vızstaniya (Bulgar İsyanları Üzerine Notlar), Bılgarski Pisatel, Sofiya, 1983.
Şimşir, Bilâl. Rumeli'den Türk Göçleri. I-III, Ankara, 1968, 1970, 1989, sf. 90.
Yenisoy, Hayriye Süleymanoğlu. Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi, 8, Bulgaristan Türk Edebiyatı, Ankara, 1997.
Yenisoy, Hayriye Süleymanoğlu.Halk Edebiyatında Balkan Türklerinin Göç Kaderi, Türk Kültürü, Sayı: 485-486, 2003, sf. 1-19.
Bizi Facede sosyal Medyada Takip edin.Pomaklar hakkinda her seyden an itibari ile Haberiniz olsun .. Pomakbülteni Haber Portalı.